
Yazar: Doc. Dr. Ali Fuat Bilkan
AKCAG YAYINLARI
Edebiyatımızda hikemi siirin en buyuk temsilcisi olarak kabul edilen Nabi, 1642 yılında Urfa’da dogmus ve 1712 yılında Istanbul’da gozlerini hayata ymmustur. Nabi, osmanlı devleti’nin yukselis devrinin sona erdigi, gerileme doneminin basladıgı, istikrarsız ve gittikce yıkılısa dogru yaklasan imparatorlugun bu tablosu icerisinde yasamıstır. Bu yuzyılda yasanan sosyal ve siyasi cozulmenin aksine, edebiyatta yukselmenin dorugunda gelismeler gorulur. Bu yuzyılın Osmanlı sairleri, Iran sairleriyle kendilerini mukayese ederek rakipsiz ustunluklerini ifade ederler.
17. yuzyılın en onemli divan sairi olan Nabi’nin sohreti, siirinin ana felsefesini olusturan hikemi tarzdan gelir. Saglıgında pek cok padisah gormus, yasadıgı muddetce devrindeki hemen butun sairler tarafından ustat olarak kabul edilmist nadir sahsiyetlerdendir. Cagdası olan butun sairler ondan ovgu ve hayranlıkla bahsederler.
Kendi devrine kadar devam eden divan siirinin, artık hemen butun klasik ornekleri verilmis oldugundan, onun zamanına kadar cok buyuk divan sairleri yetismis bulundugundan, Nabi, siirde yeni bir yol denemis ve fikrin, dusuncenin, hikmetin agır bastıgı bir siir yolunu (hikemi tarz) tercih etmistir. Onun bu tercihi hususunda Nabi hakkında mustakil bir eser kaleme alan Prof. Dr. Mine Mengi Nabi hakkında sunları soyler:
"Nabi, devrindeki sairlerin siir anlayısını begnemez, ozu itibariyle eski siir gelenegini devam ettirmelerini kınar ve cagdaslarını siire yenilik getirmemekle suclar. Gerek sairin yaratılısı, gerekse Osmanlı toplumunun o devirdeki bozulmus duzeni, Nabi’ye siirde o zamana kadar soylemis ve yazmıs olanların yolunda yurumemeye zorlar… Ve bunun sonucunda Nabi, Turk siirini yeni bir vadiye, fikir ve hikmet vadisine goturmustur." der.
Nabi, hem manzum, hem nesir eserler vermistir. Biri Farsca olmak uzere iki Divanı vardır. Farsca Divanı kucuktur. Turkce Divanında naatlar, kasideler, gazeller ve bircok onemli olay icin dusurulmus tarihler vardır.
Bu kitap hakkında